Bu yazıyı paylaşın;


Daha çok bahar yaşamak

Bahar kucaklar dolusu çiçekle, bir kez daha bizi ziyarete geliyor. Ilık rüzgarıyla şefkati, ısınmaya başlayan toprağıyla sevgiyi, maviliklere serpilmiş beyaz bulutlarıyla umudu, güneşiyle güveni bir kez daha düşünmemizi, hissetmemizi istiyor. Bir kez daha, unutup hırpaladığımız, hoyratça kullanarak yok oluşunu hazırladığımız gezegenimizin, yok oluşu hak etmediğini hatırlatırcasına, en bakımlı en sevimli haliyle sunuyor gözlerimizin önüne.

Bir bebeğe duyduğumuz şefkati ve korumak için gösterdiğimiz özeni, koca gezegen istiyor artık. Küresel ısınmanın etkileri şimdiden hissediliyor. Yüz yıl önce asla akla gelmeyecek olan suyun tükeniş süreci yaşanıyor artık. 70 yıl sonranın kara kara düşünüldüğü Dünyamızda, kaç kuşak daha akarsuların, yağmurların, çağlayanların besiniyle fışkıran baharı yaşayacak bilmiyoruz.

Çocuklarımız, torunlarının, nasıl baharlar yaşayacağından emin olamayacaklar artık.

Bu Dünya, hep kolladı bizi, çağlar boyu hiçbir şey istemeden tüm varlığını bize sundu. Yaramaz çocuklarının savaşlarını izledi kaygıyla ve sabırla. Savaşların böylesine büyüyeceği, kullanılan silahların böylesine zarar vereceği gelmedi akıllara. Fabrikaların zehirli atıkları da, suyun düşüncesizce kullanımı da akla gelmedi. Bir gün bizim kendisini hasta edeceğimizi hiç düşünmedi gezegen. Biz de düşünmedik, yaşamımızın kaynağını kurutursak bize ne olur diye.Yaşam kaynağımız Dünya, hasta artık, hastamızı tedavi etmek bize düşüyor. Sevgiyi, şefkati unutmayan, hayatın anlamının farkındaki insanlar, Dünya’nın doktoru olmak zorunda artık. Bu Dünya gelecekte güzel baharlar yaşayamazsa yazık olacak.

BİZ ÇOCUKKEN

Hani çocukken, tül gibi, pamuksu, dağıldı dağılacak otlar vardı. Özenle koparırdık çıplak sapını.
Üzerindeki beyaz tül gibi doku uçuvermeden.
Biz üflemeden dağılmasın diye, rüzgardan önce davranırdık.
Neşeyle üflerdik birbirimize, neşeyle seyrederdik dağılmasını.
Gökyüzü maviydi, ilkyazdı iklim. Sırtımıza güneşi giyer, tüy gibi otun hafifliğiyle koşardık.
Otlar, çimenler bizimdi; bulutlar ve gökyüzü bizimdi. Koşarken papatyalar dokunurdu ayaklarımıza. Mavi mineler vardı aralarında, narin kırmızı gelincikler. Ve toprak bahar kokardı.
Biz baharı severdik;
Gülerdik;
Terlerdik;
Dağılırdı saçlarımız.
Ayaklarımız çizilir, bitkin düşerdik koşmaktan.
Biz mi baharı severdik, bahar mı bizim içimizdeydi?
Baharlar çok güzeldi çocukken.

Gül Kırçıl

Gül Kırçıl

Gül Kırçıl

Eğitim Danışmanı